Mest pabucu, şita aylarında yurttaşlar kabilinden yeğleme ediliyor. Abdest alırken ayakları yumak namına hesabına gözyaşı el ile beraberinde defa mesh edilen, 'mest' adlı su geçirmez pabuçlar, hassaten şita aylarında iri istek görüyor. Mest üreticileri pandemi zamanında devir hin üretimi yavaşlatırken, havaların soğuması ve normalleşmeyle baş başa siparişlerde artma yaşanıyor.
“Talepleri karşılamakta şu an zorlanıyoruz”
Gelen talepleri istikbal yapmak düşüncesince dip beraberinde halde etkin 25 salname mest üreticisi Halit Çelik, “Talep dair beraberinde başağrısı namevcut Elhamdülillah. Talepleri karşılamakta şu an zorlanıyoruz Allah'a şükür. Tabii insanoğlu tanıdıkça, bildikçe ve bu ürünü kullandıkça, anlıyorlar, giyiyorlar. Yeni nesilde de bu mahsul talebi mevcut Allah'a şükürler olsun. Herkes kullanıyor, insanoğlu hem abdest almanın kolaylığı aynı zamanda ayaklarının sağlığı düşüncesince bu ürünü yeğleme ediyorlar. Doğal beraberinde ürün, doğrusu ayağa tek ziyanı yok. Kanserojen husus içermeyen, ağız ağıza el işçiliğinden üretilen, saf yöntemlerden meydana getirilen beraberinde ürün” dedi.
Sıkıntılı beraberinde devri azda olsa geride bıraktıklarını özetleyen Çelik, “Pandemi zamanında mecburen kısıtlamalardan çevre aralık vermelerimiz meydana geldi. Tabii kişilerin sokağa çıkamamaları, alım satım kültürünün değişmesi, farklılaşması bazısı aksaklıklar oluşturdu. Bu sene Allah'a şükür avlu normale döndü, insanoğlu alışverişlerini ferah ferah hazırlamaya başladı. Bizim istihsal sahamızda da güzeşte sene ile bu sene ortada ayırt var” halinde konuştu.
“Ürünlerimiz yüzdelik 40 oranında ülke dışına satılan mahsulat arasında”
Ürettikleri mestleri Türkiye'de etraflı illere gönderdiklerinin altını çizen Çelik, “Müşterilerimizin siparişleri doğrultusunda 81 ilimize gönderiyoruz. Dolaylı namına ülke dışına satılan mahsulat var, bunlar da İstanbul irtibatlı namına satılıyor, ihracata gidiyor. Yaklaşık yüzdelik 40 yahut 50 oranında ülke dışına gidiyor, kalanının ise Türkiye genelinde satışı gerçekleştiriliyor. Müşterilerimiz ten ürünleri yeğleme etmeli. Maalesef bu mamüllerin protez ten olanı yapılıyor. Tabii mahveden bunu anlamayabilir fakat senelerdir alım satım icra ettiği yerlerden alabilir bu ürünleri. Bizim elden sadece gelişigüzel kentte beraberinde vandöz bayimiz mevcut. Vatandaşlarımız buradan realizasyon edebiliyor. Biz buradan küresel gönderiyoruz. Ürünün nitelik ve çeşitlerine göre, 30 liradan 40 liraya denli perişan satışı yapılıyor. Bazı ürünlerde ise 50 liraya denli çıkabiliyor. Tercih nedeni deriden çevre fiyatlarda ayrım kabil sadece. Şu an istihsal dalında 18 tür mahsul var. Bunlar 3 değişik deriden, iç astarları ayrımlılık yayınlayan doğrusu bunu anahtar olursak içerisine elyaf tercih ettiğimiz var, hâlâ hoşur tüy tercih ettiğimiz mevcut ve kürklü mahsulat var. Lastikli, fermuarlı mahsulat bulunuyor” diyerek konuştu.
Eleman problemi yaşadıklarını kail mest üreticisi Halit Çelik akıbet olarak, “Kalifiye öge problemi gelişigüzel meslekte bulunduğu üzere bizde de var. İnsanlar istihsal meydana getirilen yerlerden az buçuk hâlâ uzaklaşıyor maalesef. Kolay işleri yeğleme etmektedirler hâlâ çok. Herkes de bulunan dava bizde de mevcut. İsteriz ki insanoğlu gelsinler, bu işleri yapsınlar. Bizler bu işin sonu olmayalım. Yeni acemi nesiller bitmeme etsin, bu işi geliştirip yürütsünler İnşallah” ifadelerini kullandı.
Mest nelerdir ve kesinlikle kullanılır
Mestlerin kesinlikle kullanılacağı karşı dinimizislam.com sitesinde şu bilgiler veriliyor: ''Mest, ayağın yıkaması farz bulunan yerini örten su geçirmez pabuç demektir. Abdest alırken ayakları yumak yerine, tek defo ve lüzum olmasa bile, gözyaşı el ile beraberinde defa mest hesabına mesh edilmesi, eş düşüncesince de, eş düşüncesince de caizdir. Ayağın üç parmağı sığacak denli yırtığı mevcut beraberinde mest hesabına mesh kılmak caiz değildir. Mest hesabına mesh müddeti mukîm bulunan düşüncesince 24 saattir. Misafir düşüncesince ise üç gündüz üç gece, doğrusu 72 saattir. Mestin beraberinde vakit biçim yürüyünce, ayaktan çıkmayacak halde katı ve ayağa akıllıca olması lazımdır.''
İbrahim Yetkin
